Tuesday, October 8, 2013

Pegasus'la İstikamet Yurt Dışı!

Pegasus sizi yılların gezgini Turistof Kolomb’la tanıştırıyor. Hazırlanın, çok eğleneceksiniz!

Pegasus’un yurt dışı uçuş ağı dur durak bilmedi, tam 44 noktaya ulaştı! Uçuş ağı genişlemeye devam ederken, gezme isteğiyle yanıp tutuşan ve Pegasus’un harika fırsatlarını kaçırmak istemeyenler için yeni sürprizler de unutulmadı!

#istikametyurtdışı diyenler buraya!

Tek nefeste 44 şehir adı söylemeye, Amsterdam’da hesap istemenin inceliklerine, bir Türk’ün Avrupa’da şıp diye nasıl tanındığını öğrenmeye hazırsanız, Turistof Kolomb’la tanışabilirsiniz!

Turistof Kolomb, www.istikametyurtdisi.com’a gelenlere evlere şenlik bir karşılama yapıyor, ardından sürprizlerle dolu ve bol ödüllü bir yarışmaya davet ediyor! Şehir şehir gezdikten, macera dolu dakikalar yaşadıktan sonra yarışmayı tamamlıyorsunuz. Üstelik 10TL değerinde UçuşPuan’ı kaparak!

Yarışmayı tamamlayanlar UçuşPuan’la yetinmiyor, Turistof Kolomb’un onayının ardından jüriden de onayı kapan 50 kişi yurt dışı gidiş-dönüş uçak bileti kazanıyor!

Siz de bu eğlenceye katılmak için hemen www.istikametyurtdisi.com’u ziyaret edin, sizi heyecanla bekleyen Turistof Kolomb’la yarışmaya başlayın!

Bir bumads advertorial içeriğidir.

Monday, April 29, 2013

Latin Amerika'nin Cig Boregi, Empanada

Empanada, yagda kizartilarak ya da firinda pisirilerek hazirlanan bir cesit Latin Amerika boregidir. Ben bu lezzet ile ilk defa New York'da tanistim ve tadina bayildim. Orta Dogu ve Hindistan'da benzerleri bulunan bu borek Latin Amerika'ya ilk defa Portekiz ve Ispanyol kesifleri ile ulasmis ve daha sonra yayginlasmis. Empanadaya Latin Amerika'nin cigboregi dememin sebebi ilk gordugumde bana cigboregi hatirlatmasi, fakat empanada boyutu cigborekten daha kucuk ve hamuru daha kalin olan bir borek cesiti.

New York'da bu lezzeti tatmak icin sik sik uyradigimiz mekan ise Empanada Mama. 52. Sokak'da bulunan bu restoran oldukca kucuk, dolayisiyla iceri girebilmek icin bir sure sirada beklemek gerekebiliyor. Iceri girdikten sonra ise biraz sikisik bir ortamda oturmayi goze almak gerekiyor, fakat empanadalar icin deger. Empanada cesitleri cok fazla, benim favorilerim ise kiymali, acili tavuklu ve ispanakli-peynirli olanlar, bunlari meyvesi bol sangria ile tukettikten sonra ise son olarak cikolatali-muzlu olanlardan bir tane tatli olarak alirsaniz buradan mutlu olarak ayrilacaginiza emin olabilirsiniz.

Friday, April 12, 2013

The Beetle. Yeniden yepyeni.

O, yıllar boyunca yüzünden hiç eksik etmediği kocaman gülümsemesiyle kalpleri fethetti. Ama şimdi bize farklı bir yüzünü gösteriyor. Çekici hatları ve sportif duruşuyla herkesin aşık olabileceği, seksi, güçlü ve etkileyici bir yüz.

21.yüzyıla özel Beetle karşınızda.

Yıllar önce milyonların ayağını yerden kesti.
Şimdi nefesleri kesiyor.

Beetle yollara ilk çıktığında yakıt tasarrufunda devrim yaratmış ve herkesin ulaşabileceği bir hareket özgürlüğü getirmişti. Sonra yakıt tasarrufuyla performansı bir arada sunan TSI ve TDI motorlar geldi ve bu, yakıt veriminde yeni bir dönüm noktası oldu.

İşte bu motorlar sayesinde, günümüzde sürüş keyfinden ödün vermeden tasarruflu bir şekilde araç kullanmak mümkün. Tıpkı Beetle’da olduğu gibi... Yeni Beetle’ın motorlarının gücüne ve DSG şanzımanın sunduğu sürüş keyfine karşı koymak çok zor. Yolda ona yetişmek isteyenlerin işi, daha da zor.

The Beetle 1,2 lt TSI 105 PS, 1,4 lt TSI 160 PS benzinli ve 1,6 lt TDI 105 PS tiptronik DSG motor seçenekleriyle sürüş keyfini doruğa çıkarıyor.

Şimdi daha sert görünüyor.
Ama her zamankinden daha eğlenceli.

21.yüzyılın Beetle’ı, navigasyon-radyo ve eğlence sistemleriyle Beetle ruhundaki eğlenceyi dışa vuruyor. Renkli dokunmatik ekranı, 30 GB dahili hafızası, harici ses girişi ve SD kart yuvasıyla eğlencenizi her yere yanınızda taşımanıza olanak tanıyor. Üstelik mobil telefon hazırlığı, Türkçe dil seçenekli navigasyonu ve bluetooth gibi özellikleriyle yolculuklar hiç olmadığı kadar keyifli.

Dışına yansıyan, içinin güzelliği.
Beetle’ın sıradışı tasarımı, yalnızca dış görünüşüyle sınırlı değil. Beetle ruhu, içeride de kendini hissettiriyor. Çift bölgeli tam otomatik klima sistemi klimatronik, çok fonksiyonlu deri direksiyon simidi, şık bir krom çıtayla süslenmiş gösterge paneli ve alımlı deri döşemeleri, ambiyans aydınlatması ve daha pek çok ayrıntı, iç mekanın diğer şık ve işlevsel ögeleri.

21.yüzyılın Beetle’ı ile tanışmak ve onu yakından görmek istiyorsanız sizi Volkswagen Yetkili Satıcılarına bekliyoruz.

http://tr.beetle.com/tr/tr/home



Bir bumads advertorial içeriğidir.

Tuesday, April 9, 2013

Tabletteki Hürriyet değil, tablete özel Hürriyet

Hürriyet, Türkiye’nin en çok okunan gazete uygulaması Hürriyet E-Gazete’den sonra Hürriyet Tablet uygulamasını da hayata geçirdi. “Tabletteki Hürriyet değil, tablete özel Hürriyet” sloganıyla tanıtılan ve Apple Store’da 1 numaraya yerleşen bu yeni uygulama kullanıcılar tarafından oldukça beğeniliyor.

2011 yılının Mart ayında hayata geçirilen Hürriyet E-gazete uygulaması bugün, Türkiye’nin en çok okunan tablet gazetesi olmayı başarmış durumda. Toplamda ücret ödeyen abone sayısı 16 bine ulaşarak, ücretsiz rakiplerinin ulaştığı rakamları geride bırakırken; Hürriyet okurları, E-Gazete uygulamasını günlük 50 bin, haftalık 350 bin kez ziyaret ediyor.

Tablet okurunun beklentisinin farklılaşması ve ilgi alanlarının değişmesiyle, okurlar artık okuduğu haberin videosunu da izlemek, farklı spor dalları hakkında analizler okumak, dünyadan ilginç fotoğraflar görmek, içeriği 'parmağının ucunda' hissetmek istiyor. Hürriyet Tablet uygulaması tam da bu beklenti ve ihtiyacı karşılamaya yönelik hazırlanmış bir uygulama.

Bir haftadır Apple Store’da en çok indirilen uygulamalar arasında 1 numarada yer alan Hürriyet Tablet’te, Manşet, Güncel, Ekonomi, Spor, Kelebek, Seyahat bölümlerinin yanı sıra Cumartesi ve Pazar eklerinin bambaşka yorumları yer alıyor. Günün videosu ve foto galeriler oldukça beğenilirken, HTML5 tabanlı bir uygulama olduğu için reklamverenler için de oldukça cazip.

Tablet bilgisayarların tüm olanaklarını kullanan yeni Hürriyet Tablet uygulaması, App Store ve Android Market’te, ücretsiz.

Bir bumads advertorial içeriğidir.

Tuesday, April 2, 2013

Sanat Küçük Kalplere Dokunuyor

Sanat, tıp ve iş dünyası, kalp hastası çocuklar için el ele veriyor. Ünlü ressam Renée Niklan’ın 17 eseri, 10-14 Nisan tarihlerinde Ekavart Gallery’de sergileniyor. Ekavart Gallery nerede diyenlere, işte adres:  The Ritz-Carlton Hotel, Süzer Plaza, No: 15, Gümüşsuyu-İstanbul. Sergi, çarşamba-cuma günleri 11.00-18.30, cumartesi günü ise 12.00-18.30 saatleri arasında gezilebilir.

Bu serginin diğerlerinden farkı ne derseniz, salt bir resim sergisi olmanın ötesinde bir kurumsal sosyal sorumluluk projesi niteliği taşıdığını söyleyebiliriz. Sergideki eserlerin satışından elde edilecek gelirin tamamı, gelişmekte olan ülkelerde doğuştan ya da sonradan kalp hastası olan çocukların tedavi edilmesi için kullanılacak. Tedavileri, bu işe gönül vermiş bir avuç tıp insanının kurduğu Herkes İçin Kalp Derneği (www.cptg.ch) gerçekleştirecek. Dernek, modern tıbbın sunduğu olanaklardan yararlanamayan bu çocukların İsviçre’de ya da kendi ülkelerinde ücretsiz tedavi olmalarını sağlıyor.

Ne yazık ki, gelişmekte olan ülkelerde her yıl yaklaşık 2 milyon çocuk kalp bozukluklarıyla doğuyor ve bu çocukların yarısı maddi kaynak veya sağlık sektöründeki insan kaynağı yetersizliği nedeniyle ilk iki yıl içinde yaşamını yitiriyor. Bu ülkelerde açık kalp ameliyatı olmayı bekleyen çocukların sayısı ise 8 milyonu buluyor.

Herkes İçin Kalp Derneği’nin kurucusu Ord. Prof. Dr. Afksendiyos Kalangos. Kalangos, iki kez Nobel Tıp Ödülü’ne aday gösterilmiş bir kalp cerrahı. Bu alanda 14 ayrı teknik geliştirmiş. Son 100 yılın en iyi cerrahlarından biri olarak tanınıyor. Ayrıca, dünyanın en prestijli tıp ödüllerinden Fransız Tıp Akademisi Ödülü’ne sahip.

Sergi, Alvimedica’nın sponsorluğunda gerçekleştirilecek. Alvimedica Yönetim Kurulu Üyesi Leyla Alaton, hayır amaçlı bu tür etkinliklere özel önem veriyor ve Herkes İçin Kalp Derneği’ni yürekten destekliyor.

Niklan’ın mutluluk, umut ve sevgi mesajları içeren eserlerinden oluşan  “Sanat Küçük Kalplere Dokunuyor” temalı sergisini mutlaka görün. Gidemem diyorsanız, sergiyi Türkiye’nin ilk online sanat televizyonu www.ekavart.tv’de de izleyebilirsiniz. Resimler, yüreğinizi ısıtacak…

Hem dernek hem de sergi hakkında şuradan bilgi alabilirsiniz: http://alvimedica.com/hearts-for-all/tr/

Bir bumads sosyal sorumluluk içeriğidir.

Thursday, March 28, 2013

Brooklyn in One Day

Spring is in the air and no one should be staying at home while the weather is becoming warmer. So this Sunday I spent the whole day in Brooklyn enjoying the sun shine and scenery. I know that Brooklyn is very large to tour in a day but if you have limited time to explore here, you can still cover a lot in just one day. Here is a list of places I've been in Brooklyn.

Victorian Flatbush, Victorian homes were built here in late 1800's and they are specacular examples of Victorian architecture. Located south of Prospect Park between Flatbush and Coney Island Avenues, it was easy to get there.

Prospect Park, built in the 1860's' it has a couple of historic places to see, so it was a great place to start the day. After I strolled along the park, headed to the Brooklyn Botanic Garden. I was hoping to see the magnolia blossoms but it was still cold for them I think , there wasn't any. If you visit here in April are, you can experiment cherry blossoms. It is free to enter the Garden untill 12:00 pm, after that students have %50 discount.
Brooklyn Botanic Garden
Park Slope, this area is famous for its beautiful architecture and park. If you like brownstone buildings and enjoy spending time in cute cafes you'll love here. After I walked around about an hour, had a lunch at Taro Sushi, food was delicious and price was reasonable.
The view of Joralemon Street
Brooklyn Heights, I walked through the Promenade to the Brooklyn Bridge Park, it has a wonderful view of The Lower Manhattan, picnic areas and playground for kids. Then made a quick visit to the Brooklyn Ice cream Factory and headed to the Brooklyn Bridge.
The view of Manhattan from the Brooklyn Bridge Park
Lastly, there are lots to discover by walking on the cobblestone streets of Dumbo and in the galleries of Williamsburg.

Bir Gunde Brooklyn

Baharin kapida oldugu ve havanin isindigi bu gunlerde evde duramayip tum Pazar gununu Brooklyn'de gecirdim. Brooklyn tarihi binalari, manzarasi, parklari ile gorulmesi gereken bircok yeri oldugu, ayrica genis bir alani kapsadigi icin bir gunde gezilmesi mumkun olmasa da uzun bir gun sonunda oldukca cok yol katedebilirsiniz. Simdi Brooklyn turumun duraklarini paylasmak istiyorum.

Victorian Flatbush, 1800'lerin sonlarindan itibaren Victorian tarzi evlerin insa edilmeye baslandigi bir bolge. Prospect Park'in guneyinde Flatbush ve Coney Island Caddeleri'nin arasinda kalan bu bolgeye metro ile kolayca ulastiktan sonra mimarisi ile ilgi ceken evlerin arasinda dolasip, sonraki duragim olan Prospect Park'a dogru ilerledim.

Prospect Park, 1860'larda kurulan bu parkin icinde tarihi oneme sahip birkac yer, gol, piknik alanlari oldugu icin keyifle gune baslamak icin ideal. Parkta biraz gezdikten sonra, parkin kuzey kisminda kalan Brooklyn Botanik Bahcesi'ni ziyaret ettim. Buraya giris oglen 12:00'ye kadar ucretsiz, 12:00'den sonra ise ogrencilere %50 indirimli, dolayisiyla ogrenci kimliginiz varsa yaniniza almayi unutmayin. Park'da, Mart'in sonunda acmasi beklenen manolya agaclarinin ciceklerini gormeyi umuyordum ama henuz acmamislardi, Nisan'da ise kiraz ciceklerini izlemek keyifli.

Park Slope, bu bolge guzel mimarisi ve parki ile unlu, eger kahverengi tas binalari gormekten ve sirin kafelerde zaman gecirmekten hoslaniyorsaniz burayi seveceksiniz. Etrafta biraz dolastiktan sonra Taro Sushi adinda bir mekana rastladim, susileri lezzetli ve makul fiyatli oldugu icin buradan memnun kalarak ayrildim.

Brooklyn Heights, burada Brooklyn Bridge Park'da yuruyup, Manhattan Mazarasi'ni izlemek cok keyiflidir. Buraya gelmisken Parkin kopruye yakin olan kismindaki dondurmacidan dondurma yiyip, unlu pizzacilarinin pizzasini yemeden donmek olmaz. Daha sonra ise Brooklyn Koprusu'nden yuruyerek gecerek manzaranin tadini cikartabilirsiniz.

Daha cok vaktiniz varsa Dumbo'nun arnavut kaldirimlarinda yuruyup,  Williamsburg'deki galerileri gezerek gunu sonlandirabilirsiniz.
Brooklyn Bridge

Tuesday, March 19, 2013

Must Do's in Boston

Spring is in the air and I think Spring is the best time to visit Boston. At the end of last March I made a short trip to Boston and enjoyed its culture and history. Boston is one of the oldest cities in the U.S, which was founded in 1630 and today is the 21st largest city in the U.S with the population of 609,690.

I went to Boston by train from New York, it was comfortable and I liked to watch the view along the trip. I got off at South Station and took subway to reach my hotel which was near the Charles River. This is the view of Charles River from my hotel room.
Charles River
I started the first day walking to Massachusetts State House,which was completed in 1798 and impressive with its golden dome. You have to call in advance for free tours if you want to see the inside of the building. After visiting The State House I walked to the Boston Common which is the oldest public park in America. This place is both relaxing and vivid with running squirrels, concerts and perfomances. There is a visitor center inside the park, I stopped by to get a Freedom Trial Map. Freedom Trial is a historic path that helps you to discover 16 historic sites by walking on it. Also you can walk with a costumed guide and an audio guide. Because Boston is a pedestrian friendly city I prefered to walk by my self and saw all the landmarks. 

Then I headed to The Commonwealth Avenue, this avenue was like a postcard with blooming magnolias. Newbury Street is parallel to The Commonwealth Avenue so my next stop was Newbury Street which is famous for chic shops and galleries.
Newbury Street
After I spent some time exploring this cool street, I found a chic a cafe to have dinner and it was the end of day one in Boston. On the second day I took the red line and got off at Harvard Square. This area has a charming atmosphere with bookstores and cafes. First, I visited Harvard University and joined a free tour that lasted an hour and learned about the history of The University. After Harvard I walked to MIT and spent a bit of time there too.
Harvard University
The last neighborhood I visited was the Charlestown, which is a very important place for American Revolutionary War. I reached here from downtown, walking through Charlestown Bridge, there are lots of cute cafes, houses and buildings and one of them was the Bunker Hill Barber Shop.
Bunker Hill Barber Shop
Bunker Hill is very important for American Revolutionary War, because first battle between British Army and Colonists fought here in 1775. After visiting Bunker Hill Monument, I headed to the USS Constitution, which is the world's oldest commissioned naval vessel afloat. You can also visit USS Constitution Museum that is very close to the USS Constitution.

If you enjoy to spend time visiting historic landmarks, walking on cobblestone streets and red brick sidewalks like me, Boston will be a satisfying destination.

Boston'da Gezilecek Gorulecekler

Bahar kapida ve bence Boston'u ziyaret etmek icin en guzel zaman bahar aylari. Gecen Mart'in sonunda Boston'a kisa bir seyahat yapmis ve sehrin kulturu ve tarihi yapisini cok sevmistim. 1630 yilinda kurulmus olan bu sehir Amerika'nin en eski sehirlerinden biri olup bugun 609,690 nufusuyla Amerika'nin 21. buyuk sehridir. 

New York'ta yasadigim icin Boston'a trenle gitmeyi tercih ettim, konforlu bir trende yol boyunca manzara seyrederek yolculuk yapmak keyifliydi. Son durak olan South Station'da indikten sonra metroya binerek kolayca Charles Nehri kiyisindaki otelime ulastim. Asagida, kaldigim odadan Charles Nehri manzarasi.
Charles River
Ilk gunume Massachusetts State House'i ziyaret ederek basladim. 1798 yilinda tamamlanan ve altinla kapli kubbesi ile ilgi ceken bu bina bugun yonetim binasi olarak kullanilmakta. Onceden rezervasyon yaptirarak ucretsiz turlar ile binanin icerisini de gezebilirsiniz. State House'dan sonra Boston Common'i yani Amerika'nin en eski halka acik parkini yuruyerek gezdim. Burasinin hem insani dinlendiren bir atmosferi hem de kosan sincaplari, konser ve performanslariyla canli bir yapisi var. Parkin icerisindeki danisma burosundan Freedom Trial haritasini aldiktan sonra yuruyuse koyuldum. Freedom Trial, iki tane kirmizi tuglanin yanyana Boston sokaklarina dosenmesiyle olusturulmus bir yol. Bu yolu tamamlayarak harita uzerindeki 16 tane tarihi yapiyi kendi basiniza gorebileceginiz gibi tarihi kostum icindeki bir rehber ile birlikte de gezebilirsiniz.

Freedom Trial'in kuzey kismi disindaki duraklari bitirdikten sonra Commonwealth Caddesi'ne geldim. Cadde boyunca pembe beyaz acmis olan manolya agaclari ve muhtesem evleri ile bu cadde tam bir kartpostal gibiydi. Buradan sonra ise Commonwealth'e paralel olan Newbury Sokagi'na gectim, burasi ise sik cafeleri, butikleri ve galerileri ile unlu bir sokak. Burada uzunca bir sure yuruyup dukkanlari kesfettikten sonra, gunu bir restoranda oturup aksam yemegi yiyerek tamamlamis oldum.

Ikinci gune ise metronun kirmizi hattina binip Harvard'a giderek basladim. Harvard Meydan'i kitapcilari, sevimli kafeleri ile etkileyici bir yer. Etrafta biraz dolastiktan sonra Harvard Universitesi'ne dogru yurumeye basladim, burada Universiteyi tanitan ve bir saat suren bir tur oldugunu gorunce tura katilarak hem Universite ve cevresini gezdim hem de tarihi hakkinda bilgi sahibi oldum. Harvard sonrasi hemen yanindaki MIT'yi de gezerek universiteler turunu tamamlamis oldum.

Boston'da son gezdigim bolge Charlestown oldu, burasi Amerikalilarin Ingiliz Imparatorlugu'na karsi verdigi savasta tarihi bir oneme sahip. Charlestown'a, Charlestown Bridge uzerinden yuruyerek gecerek vardim. Yol uzerindeki tarihi yapilarin mimarisi gorulmeye deger, asagidaki berber dukkani gibi bir cok kucuk dukkan var.
Bunker Hill Barber Shop
Burada, Bunker Hill Abidesi'nin bulundugu tepede, 1775 yilinda, Ingiliz askerleri ve Amerikalilar arasinda ilk catisma yasandigindan tarihi onemi buyuk. Bunker Hill Abidesi'nden sonra ise yine yuruyerek USS Constitution Muzesinin bulundugu alana geldim. USS Constitution, Dunya'nin yuzer durumda olan en eski deniz gemisi. Yine bu gemi bagimsizlik mucadelesinde kullanildigi icin onemi buyuk.

Siz de benim gibi tarihi binalari gormek ve kirmizi tugla ile kapli kaldirimlarda yurumekten hoslaniyorsaniz, Boston cok tatmin edici bir sehir olacaktir.

Friday, March 8, 2013

My Favourite Cafes To Satisfy My Sweet Tooth in Manhattan

When the weather is cold like these days, who doesn't want to enjoy delicious desserts and a cup of coffee in a warm cafe. Mr.C and I visit cafes and bakeries in Manhattan frequently and usually satisfied with the tastes, so I want to share my five most visited cafes with you.

Cafe Lalo, because its location is close to my home, I visit there often. I enjoy having breakfast or lunch here but the speciality of this cafe is its desserts. Decoration is nice with brick walls and French windows, also one scene of You've Got Mail was shoot here.

Serendipity 3, since 1954 this place is famous for its desserts. Decoration is cute with a huge clock, lots of lamps and mirrors, you're like in Alice's Wonderland. We make reservation before going there otherwise you have to wait in a long line. I won't tell much about this place because the photo speaks for itself, right?
Serendipity
Dominique Ansel Bakery, whenever I go Soho for shoping I end up at Dominique Ansel Bakery. Its white decoration, makes the bakery look crisp and clean. When I visit there I like to sit near the window to watch people walking by, also it has a garden in the back. This photo is from my last visit, Chocolate Eclair, Cannele de Bordeaux, DKA and Arlette are my fovourites.
Dominique Ansel Bakery
Francois Payard Bakery, in 2010 first FPB was opened on West Houston Street in Manhattan, then its second and third locations were opened in Battery Park City and at Columbus Circle. The menu includes delicious pastries, tarts, cookies, cakes and organic breads.

Financier Patisserie was opened in 2002 on Stone Street, it is pleasant to sit outside in the summer. Because they serve hot breakfast items, ideal for brunch also its cakes and daily made French pastries are adorable.

Manhattan'da Tatlilariyla Unlu Favori Kafelerim

Havalarin soguk oldugu bu gunlerde, kim sicak bir kafede lezzetli tatlilar ve kahvenin tadini cikartmak istmez ki? Manhattan'daki kafeleri siklikla ziyaret eden bir aile olarak, cogundan memnun kalarak ayriliyoruz. Simdi en sik ziyaret ettigimiz ve begendigimiz bes mekani paylasmak istiyorum.

Cafe Lalo, evime yakin oldugu icin siklila ziyaret ettim bir mekan. Kahvalti menusu cesitli oldugu icin kahvalti icin tercih edilebilir fakat esas ozelligi tatlilari, cesit cesit kek, tart, pasta arasinda secim yapmak zor. Fransiz balkonu ve tugla duvarlari ile dekorasyonu zevkli ayrica You've Got Mail filminin bir sahnesi de burada cekilmisti.

Serendipity 3, 1954'den beri tatlilari ile unlu bir mekan. Kocaman bir duvar saati, bir suru lamba ve ayna ile dekorasyonu, Alis Harikalar Diyari'nda oldugunuzu hissettiriyor. Sirada beklememek icin gitmeden once rezervasyon yapmanizi oneririm. Tatlilari cok buyuk ve lezzeti, sanirim asagidaki fotograf burayi anlatmak icin yeterli.  
Serendipity
Dominique Ansel Bakery, ne zaman Soho'ya gitsem gunum burada, pencere kenarindaki bir masada sonlanir.  Dominique Ansel Bakery beyaz dekorasyonuyla insanda temizlik ve ferahlik duygusu uyandiran bir kafe. Asagidaki fotografta son ziyaretimde aldigim ve favorilerim olan Chocolate Eclair, Cannele de Bordeaux, DKA ve Arlette var.
Dominique Ansel Bakery
Francois Payard Bakery, 2010 yilinda ilk subesini West Houston Sokak'ta actiktan sonra ikinci ve ucuncu subelerini Battery Park City ve Columbus Circle'da acti. Menusu organik ekmek ve sandvicler, pastalar, tartlar ve makaronlari ile cok lezzetli.

2002 yilinda Stone Sokak'ta acilan Financier Patisserie'de yazin disarida oturarak zaman gecirmek cok keyifli. Menusunde sicak kahvalti urunleri de oldugu icin brunch icin ideal, fakat buraya da ugramamin asil nedeni gunluk olarak yapilip satilan kek ve pastalari.

Monday, March 4, 2013

Uçağınızın kalkmasını beklerken bir kaçak olduğunuzu öğrenseniz ne yapardınız?

Havaalanında geçen uzun bekleyişler nasıl daha stresli hale gelebilir diye kendinize sordunuz mu?

En fazla biletiniz kaybolur, bavulunuz karışır zannediyorsunuz değil mi? Aşağıdaki video, bu konudaki bütün beklentilerinizi alt üst ediyor.

NIVEA, yolcular üzerinde uyguladığı Stres Testi’yle, onlara stres dolu dakikalar yaşatmış ve yeni Stress Protect deodorant için eğlenceli bir viral reklam hazırlamış. İzleyin ve siz bu duruma düşseniz ne tepki verirdiniz hayal edin…

Bir bumads advertorial içeriğidir.

Thursday, February 28, 2013

San Francisco; Sea, Wind and Cable Car

Last May Mr.C and I spent a couple of days in San Francisco as a part of our long California vacation and I fell in love with the city. San Francisco has a land area of about 46.9 square miles (121km2) on the northern end of the San Francisco Peninsula and it is the 12th most populous city in the U.S.A with an estimted population of 815.358. We arrived in San Francisco after a six hour drive from Los Angeles, trip was enjoyable and it was dark when we found our hotel on the Market Street.
The view of Alcatraz from the Cable Car

The next morning we got up early and began walking on the Market Street to find a local cafe to have breakfast and we saw a lot of homeless people sleeping on the street. There are a lot of people living on the streets in San Francisco especially around Market Street. After breakfast we took the F Line and went to Fisherman's Warf, once the center of San Francisco's commercial fishing fleet, Fisherman's Warf today is a melange of souvenir shops, restaurants, motels, tourist museums, and fishing boats. You can taste fresh seafood (clam chowder is famous) and walk the waterfront and enjoy the view. After we ate our crab cakes, we took a boat tour to see the Golden Gate Bridge and Alcatraz. In 1934, Alcatraz was turned into a maximum security prison, housing criminals like Al Capone and Machine Gun Kelly. Our boat passed just near the Alcatraz Island and under the Golden Gate Bridge, the view of the Golden Gate Bridge from the boat was also amazing. Completed in 1937, the Golden Gate Bridge, with its distinctive orange color and Art Deco style, was quickly recognized as a marvel of engineering and design.
On the way to San Francisco
After we got out of the boat, we walked to Pier 39, which is a nice marketplace on the waterfront, famous with its sea lions. It was fun to watch the sea lions but they are really noisy so I couldn't spend much time there and headed to the Ghirardelli Square and tasted delicious chocolate and bought some for later. While walking through the Ghirardelli Square I saw the list of suspension bridges in the world. Then it was time to get on a cable car but it wasn't as easy as I thought. After waiting in line for an hour, I was about to freeze due to strong wind. I didn't really felt cold when I was waiting under the sun but it was pretty chilly in the shade. Having such a wind makes the city a good sailing place but I can't say I enjoyed the wind as a tourist. If you are planning to visit SF in spring or summer, I would highly recommend you to bring a windbreaker with you. I think cable car is one of the must-do attractions in SF, because it takes you up steep hills and the view of SF from the cable car is amazing. Cable Car in SF runs on the Powell-Hyde, Powell-Manson and California-Van Ness lines and it is still manually switched by two operators on a wooden turntable. We got on the cable car from Fisherman's Warf and got off at Union Square. After we ate dinner near the Union Square, took a walk and rested at our hotel.


Cable Car

Painted Ladies
We started our second day at Alamo Square, in the middle of the Alamo Square there is a park surrounded by houses with distinctive architecture style called Victorian architecture. The Victorian Houses on the Steiner Street are known as Painted Ladies and the contrast of Painted Ladies and modern buildings in the downtown area is remarkable.

After the Alamo Square next stop was the Golden Gate Park. There is a lot of things to do in the Park, you can walk through the Japanese Tea Gardens, rent a pedalboat, and visit the Conservatory of Flowers and De Young Museum.
Golden Gate Park
Althoug there are much more things to do in SF my final stop was the Chinatown. Chinatown in SF is the oldest Chinatown in the U.S.A. We took some photos of the main gate and walked in a couple of stores but couldn't find something authentic. Then had a dinner at a restaurant in the middle of the main street, food was delicious but a little bir pricy.

The next day we left SF and headed to Napa Valley, but I couldn't get enough of San Francisco.

San Francisco; Deniz, Ruzgar ve Tramvay

Gecen Mayis'ta, Kaliforniya seyahatimizin bir bolumunu Mr.C ile birlikte San Francisco'da gecirmek icin yola ciktigimizda, sehre bu kadar hayran kalacagimi dusunmemistim. San Francisco Yarimadasi'nin kuzeyinde, 121km2 alan uzerinde kurulu olan bu sehir, 815.358 olan nufusuyla A.B.D.'deki en kalabalik 12. sehirdir. San Francisco'ya Los Angeles'den baslayan araba yolculugu ile alti saatte ulastik, Market Street uzerindeki otelimize vardigimizda artik hava kararmisti.

Ertesi sabah erkenden kalkip Market Street uzerinde yuruyerek kahvalti yapmak icin yerel bir kafe aramaya basladik. Bircok evsiz insan kaldirimlarin uzerinde uyuyordu, uyanmis olanlar ise yaniniza gelip bozuk para isteyebiliyor, para vermezseniz de hemen uzaklasiyorlar. Kahvalti sonrasi F hatti ile Fisherman's Warf'a gittik, balikcilik amaciyla kurulmus bu bolge bugun hediyelik esya satan dukkanlar, tekne turu duzenleyen firmalar, restoranlarla dolu. Sokakta satilan yiyecekler lezzetli, deniz taragi corbasi unlu, biz yengec koftesi yemegi tercih ettik. Daha sonra Golden Gate Koprusu ve Alcatraz Adasi'ni yakindan gorecegimiz tekne turuna binmek icin kalkis noktasina geldik. 1934 yilinda yuksek guvenlikli hapishaneye donusturulen Alcatraz, Al Capone ve Machine Gun Kelly gibi unlu suclulari agirlamis. Tekne ile Alcatraz'in yanindan gectikten sonra Golden Gate Koprusu'ne dogru hareket etmeye basladik. Art Deco tarzi ve turuncu rengi ile kentin simgesi haline gelmis olan ve 1937 yilinda tamamlanan kopruyu tekneden seyretmek ve altindan gecmek zevkliydi.

Tekne turunu tamamladiktan sonra, aslinda bir pazaryeri olan ve deniz aslanlari ile unlu Pier 39'a yuruduk. Deniz kenarinda deniz aslanlarini seyrettikten sonra, seslerine daha fazla dayanamayip, Ghirardelli Meydani'na dogru ilerledik. Burada unlu Ghirardelli cikolatalarindan yiyip biraz alisveris yaptiktan sonra cevrede gezinirken Dunya'daki asma koprulerin listesi gozume carpti, Bogazici Koprusu ve FSM de listede. Daha sonra sira tramvaya binip sehri gezmeye geldi fakat bu dusundugumuz kadar kolay olmadi. Tramvay sirasinda, ruzgara karsi yaklasik 1 saat bekledikten sonra sira bize geldi. San Francisco'yu ziyaret ediyorsaniz yaninizda mutlaka ruzgarlik ve bere bulundurmaniz lazim, hava gunesli olmasina ragmen surekli esen serin ruzgar insani serseme cevirebiliyor. Bunun disinda tramvay ile tepelerin uzerinden inip cikarak sehri seyretmek cok keyifliydi. Powell-Hyde, Powell-Manson ve California-Van Ness hatlarinda calisan tarihi tramvaylar, hala hat basindaki iki operator tarafindan tahtadan yapilmis donen bir tabla uzerinde iterek cevriliyor.  Fisherman's Warf'dan bindigimiz tramvaydan Union Square'de indik, yemek yiyip biraz dolastiktan sonra, kaldigimiz otele donus yaptik.

Ikinci gune Alamo Meydani'nda basladik, meydanin ortasindaki parkta gezerken parki cevreleyen Victorian tarz mimarisi ile goze carpan evleri seyredebilirsiniz. Steiner Sokak'in uzerindeki evlere ise Painted Ladies deniliyor, park icinden bu evleri ve arkasinda yukselen modern gokdelenleri izlemek keyifliydi. Alamo Meydani'ndan sonraki duragimiz ise Golden Gate Park'ti. Park cok genis ve icerisinde yapilacak cok sey var, Japon Bahcelerini gezebilir, pedalli kayiklardan kiralayabilir ya da 
Conservatory of Flowers ve De Young Muzesi'ni ziyaret edebilirsiniz.

Sehirde gorulecek daha cok yer olmasina ragmen bizim son duragimiz Cin Mahallesi oldu. San Francisco'daki Cin Mahallesi A.B.D.'deki en eski Cin Mahallesi'dir. Giristeki ana kapinin onunde biraz fotograf cektikten sonra dukkanlara girip cikarak gezmeye basladik, fakat buraya ozgun pek birsey goremedim ben. Ara sokaklarda da biraz gezindikten sonra ana caddenin uzerindeki bir restoranda yemek yedik, yemekler lezzetliydi fakat biraz pahaliydi. Ertesi gun Napa Vadisi'ne gitmek icin yola koyuldugumuzda San Francisco'ya hala doyamamistim.

Sunday, February 24, 2013

Oscar Odulleri Sahiplerini Buldu

Oscar odulleri, 24 Şubat 2013 aksami, sunuculugunu Seth MacFarlane'nin ustlendigi torenle sahiplerini buldu. 85. Akademi Ödülleri kazananlar listesini aşağıdan inceleyebilirsiniz.
En İyi Film
  • Argo
En İyi Yönetmen (Directing)
  • Ang Lee, Life of Pi
En İyi Erkek Oyuncu
  • Daniel Day-Lewis, Lincoln
En İyi Kadın Oyuncu
  • Jennifer Lawrence, Silver Linings Playbook
En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu
  • Christoph Waltz, Django Unchained
En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu
  • Anne Hathaway, Les Miserables
En İyi Özgün Senaryo
  • Django Unchained, Quentin Tarantino
En İyi Uyarlama Senaryo
  • Argo, Chris Terrio
En İyi Kurgu
  • Argo, William Goldenberg
En İyi Görüntü Yönetimi
  • Life of Pi, Claudio Miranda
En İyi Sanat Yönetimi
  • Lincoln, Rick Carter, Jim Erickson ve Peter T. Frank
En İyi Kostüm Tasarımı
  • Anna Karenina, Jacqueline Durran
En İyi Özgün Müzik
  • Life of Pi, Mychael Danna
En İyi Şarkı
  • Skyfall, Skyfall
En İyi Makyaj ve Saç
  • Les Miserables
En İyi Ses Miksaji
  • Les Miserables
En İyi Ses Kurgusu
  • Skyfall
  • Zero Dark Thirty
 En İyi Görsel Efekt
  • Life of Pi
Yabancı Dilde En İyi Film
  • Amour (Avusturya)
En İyi Belgesel
  • Searching for Sugar Man
En İyi Animasyon
  • Brave, Mark Andrews and Brenda Chapman
En İyi Kısa Belgesel
  • Inocente
En İyi Kısa Animasyon
  • Paperman
En İyi Kısa Film
  • Curfew

Monday, February 18, 2013

Enjoy The Jazz Clubs in Manhattan

While the roots of jazz is in New Orleans, today New York City is the hub of jazz music. No New York visit would be complete without a stop at a jazz club. I don't know the exact number but there are lots of jazz clubs in NYC, so if you are a tourist in NYC and want to enjoy jazz music you're in the right place. Here are some suggestions.

I visited The Village Vanguard on the 15th of February with my two girl friends. We bought tickets in advanced on their web site, because their seating capacity is limited I recommend you to do the same. The ticket price is $25 per set plus 1 drink minimum. At that night The Vanguard Jazz Orchestra celebrated 47 years, music was amazing. Sets at 9:00, 11:00.  They don't serve food.
178 Seventh Avenue South NYC.

Jazz Standard, after having dinner, you can enjoy jazz here. Tickets are $20 to $30, with the drinks and food it is pricy but they have comfortable seatings and high sound quality. Sets at 7:30, 9:30, 11:30.
116 East 27th Street, NYC

Smalls Jazz Club has a small and cosy atmosphere with 60 seats but they offer one of the best jazz in NYC. Cover charge is $20.
183 West 10th Street, Greenwich Willage, NYC.






New York Gezisi ve Jazz

Caz muziginin kokeni New Orleans olsa da, bugun cazin merkezi New York. Dolayisiyla bir New York seyahati, caz kuluplerinden birine ugramadan sonlandirilmamali bence. New York'ta caz dinleyebileceginiz o kadar cok kulup var ki, kisa sureligine burayi ziyaret eden bir turistseniz secmekte zorlanabilirsiniz. Iste size degerlendirebileceginiz uc oneri.

The Village Vanguard'i iki arkadasim ile birlikte 15 Subat'ta ziyaret ettim. Biletleri onceden internet sitesinden alip gittik, oturma kapasiteleri sinirli oldugu icin size de ayni seyi yapmanizi oneririm. Bilet fiyatlari 25 USD ve yaninda bir icki almaniz gerekiyor. Benim orada oldugum gece The Vanguard Jazz Orkestra'si 47 inci yilini kutluyordu dolayisiyla muzik muhtesemdi. Performans saatleri 9:00 ve 11:00. Mekanda yiyecek servisi bulunmamakta.
178 Seventh Avenue South NYC.

Jazz Standard, yemeginizi yedikten sonra, rahat koltuklarinda muzigin keyfini cikarabileceginiz bir mekan. Bilet fiyatlari 20 - 30USD arasinda degisiyor, bu fiyata icki ve yemek de eklenince fiyatinin digerlerine gore pahali oldugu soylenebilir. Performans saatleri 7:30, 9:30 ve 11:30.
116 East 27th Street, NYC

Smalls Jazz, samimi ve sicak bir ortamda kaliteli caz dinleyebileceginiz bir mekan. Kapasitesi 60 kisilik ve bilet ucreti 20 USD.
183 West 10th Street, Greenwich Willage, NYC.

Tuesday, February 12, 2013

Sevgililer Gunu Tarifi

Ask ile Aziz Valentine arasinda resmi kayitlarda hic bir ilgi bulunmasa da, 14 Subat Sevgililer Gunu, Roma Imparatoru'nun emri ile oldurulen Aziz Valentine'e atfedilmis ve her yil bircok ulkede kutlanan bir gun haline gelmistir. Gunumuzde 14 Subat, sevgililerin birbirlerine duygularini ifade ettigi ve hediye aldigi, tum dukkanlarin kirmizi gul ve kalplerle suslendigi bir gun olarak kutlanmakta.

New York'ta da diger tum buyuk sehirlerde oldugu gibi Subat basindan itibaren saldirgan bir Sevgililer Gunu hediyesi pazarlamasi basladi. Bence insanlarin sevdiklerine hediyeler vermesi, birbirlerine ozel olduklarini hissettirmeleri guzel bir sey. Bu nedenle 14 Subat'ta elinde ciceklerle dolasan insanlari gormek hosuma gidiyor, fakat 14 Subat benim icin kutlanacak bir gun olmadi hicbir zaman. Dogum gunum degil, yil basi degil, evlilik yildonumum degil, dolayisiyla hadi bu sefer de Sevgililer Gunu vesilesiyle guzel bir restoranda yemek yiyelim de bu gunu de atlatalim dedigim bir gun oldu hep. Her zaman gittigim birkac restoranin internet sayfasindan menulerine bakayim dedim, hepsinde bir Sevgililer Gunu paketi, fiyatlar da normalin uzerinde.

Bu durumda en guzeli kendi menunu hazirlayip, aksam evde keyifli bir yemek yemek. Zaten benim icin en guzel hediyelerden biri basbasa yenen romantik bir yemek olmustur hep. Iste Sevgililer Gunu menum; salata, peynir tabagi, lazanya, ve m&m ile hareketlendirilmis cikolatali cilek. Menu tarifini asagida birazdan verecegim.

Diger taraftan benim icin ve milyonlarca insan icin bu gunu anlamli kilacak bir organizasyondan bahsetmek istiyorum. Eve Ensler'in baslattigi V-Day. Slogani 'One Billion Rising' ya da 1 Milyar Yukselen olan bu hareketin amaci kadina karsi siddeti bitirmek. Her 3 kadindan biri siddete maruz kaliyor. Bu insanlik ayibina dikkat cekmek ve durdurmak icin her 14 Subat'ta insanlar biraraya gelip dans ederek seslerini duyuruyorlar. Bu sene belki siz de benim gibi Sevgililer Gunu'nu bir gun once kutlayarak, 14 Subat'ta sehrinizdeki bir '1 Milyar Yukselen' etkinligine katilabilirsiniz.
http://www.onebillionrisingturkey.org/
 
Simdi geciyorum tarife; benmari usulu eritilmis cikolata ile cilekler kaplanip, cikolatanin donmasi icin buzdolabinda bekletilir. Cileklerin uzerindeki cikolata yeterince soguyunca servis tabagina dizilir. Lazanya; bir sogan tavada sotelendikten sonra uzerine yarim kilo kiyma eklenir ve pisirilmeye devam edilir. Daha sonra uzerine tuz, karabiber, kirmizi biber, kekik ve uc su bardagi civari marinara sos eklenir ve iki dakika daha pisirilir. Ben bu sosun uzerine ricotta peyniri ekleyerek tum malzemeleri karistirdim ve kucuk bir firin tepsisi icerisine bir kat lazanya yapragi bir kat hazirladigim kiymali sos ve bir kat mozarella ve parmesan peyniri ekleyerek tepsi dolana kadar kat kat bu islemi tekrarladim. En uste ise kalan kiymali karisimi dokup mozarella ve parmesan peyniri ekleyerek 180 dereceye ayarlanmis firinda yarim saat pisirdim, sonuc fotograftaki gibi oldu.

Saturday, February 9, 2013

New York City is Under a White Blanket

This morning, New Yorkers woke up to a layer of sparkling white covering. It has been snowing since Friday morning and through the Saturday afternoon it lightened in intensity. This was a serious blizzard, some schools were cancelled on Friday, lots of flights were cancelled, power failures were feared but now it is time to enjoy the snow.
Snow plows are working on a street in Upper West Side to clean the streets.
Because I couldn't miss the New York City under snow, after having breakfast, I took my camera and got out of home. My husband and I began to walk towards Central Park, I think snow blanketed Central Park is one of the most romantic places in New York. We began our long walking tour in Central Park from the Upper West Side. It was hard to keep going fast, because 
While snow is melting
everything under the snow looks spectacular and we couldn't keep ourselves from taking photos. People were running and skiing near Jacqueline Kennedy Reservoir, we watched them for a while and continued walking to Upper East Side.
We were tired a little bit so gave a coffee break in a cafe, then turned back to Central Park. Children were sliding down snow-covered hills, and making snowman.
Central Park after blizzard Nemo
Because tomorrow we are going to take a ski trip, we had to turn back home to make some preparations, so we couldn't spent much more time in Central Park. But if I had much time, I would go ice skating in Wollman Ring in Central Park. Ice skating is always fun, moreover it is more pleasant to see the snow-covered trees and skyscrapers while you are skating. After spending so much time outside we were cold and hungry, so rewarded ourselves with the banana puding of Magnolia Bakery.
Banana Pudding of Magnolia Bakery
This was a great day for me, I turned back home with nice photos and one of my favorite dessert. These were my must do's in a snowy day, I am sure that you will find much to do in a snowy day in New York City.

New York Beyaz Ortuye Burundu

Bu sabah New York'lular uyandiklarinda sehirlerinin beyaz bir ortuye burundugunu gorduler. Cuma gunu baslayan kar firtinasi Nemo, Cumartesi ogle saatlerinde hizini kesti. Yilin ilk siddetli kar firtinasi nedeniyle, Cuma gunu bazi okullar tatil edildi, ucuslar iptal edildi ve elektrik kesintisi endisesi yasandi ama artik Cumartesi ogle saatleri itibariyle karin tatini cikartma vakti geldi.

New York'u gezmek her mevsimde cok guzel bu yuzden kar ile kapli bir New York gunune hemen baslamak icin kahvaltimi eder etmez, fotograf makinemi alip evden ciktim. Esim ve ben bugune Central Park'a dogru yuruyerek basladik, bence kar ile kapli Central Park, New York'un en romantik yerlerinden biri. Upper West Side'dan Central Park'a giris yaptik ve harika bir manzara ile karsilastik, agaclar, banklar, kopruler karla kapli ve gunesin altinda piril pirildi. Kendimizi surekli durup fotograf cekmekten alamadigimiz icin yavas bir sekilde Jacqueline Kennedy Reservoir'a dogru ilerledik. Burada insanlar kayak yapiyor ve her zamanki gibi kosuyorlardi, burada biraz zaman gecirdikten sonra golun kenarindan yuruyerek Upper East Side'a ciktik. Bu tur yaklasik iki saat surdu, dolayisiyla soguk ve yorgunluk nedeniyle bir kahve molasi verme zamani gelmisti, Park'tan cikip kahvelerimizi aldiktan sonra, tekrar dogu tarafindan Park'a giris yaptik. Artik oglen oldugu icin ortalik iyice kalabaliklasmisti, tepelerden kayan ve kardan adam yapan cocuklari seyrettikten sonra eve donus yoluna koyulduk. Yarin kucuk bir kayak gezisine gidecegimiz icin Central Park'ta daha fazla zaman geciremedik ama biraz daha zamanim olsaydi mutlaka Wollman Ring'e buz pateni yapmaya giderdim. Wollman Ring'de kaymak her zaman eglenceli fakat cevresindeki agaclar ve gokdelenler karla kapliyken daha da zevkli olacagina eminim.

Bu kadar yuruyusten sonra artik kendimizi odullendirme vakti, ve son durak Magnolia Bakery. Buradan favori tatlilarimdan biri olan muzlu pudingimi de aldiktan sonra artik eve donuyoruz.
Karli bir New York gununde benim icin yapilmasi gereken en onemli seyler bunlardi, eminim siz bir gune daha cok sey sigdirabilirsiniz.

Wednesday, February 6, 2013

A Snow Gateaway in NY

February brings the cold weather, rain, wind and snow to New York City. When the weather is cold like these days, it is harder for commuters to reach their offices, to walk on slippery sidewalks and to exercise in Central Park. So why not to take a break and go for skiing in NY? When I made a quick search on the internet last week, I was surprised to found out there are lots of ski areas in NY, just 2 or 3 hours away from Manhattan. Then I called my friends, and packed my backpack for a weekend trip to Catamount. I met with my friends on Saturday morning and hit the road to Catamount. After two and a half hour drive we were there. Catamount has 33 trails and park areas, the trails are uncrowded and the lift lines are short but it is a little bit icy in the afternoon. If you are first timer you can take a group lesson, rent equipment and get your carpet lift ticket just for 75 USD. The only problem in Catamount was the restaurant, foods are expensive, quality is poor, workers are lack of understanding. There were out of bagels at 9 am on Sunday morning.

Swiss Hutte
After all day skiing, we believed that we deserve a good dinner, and we found the Swiss Hutte. I ordered tortellini and schnitzel both of them were excellent. Everything we ate there were delicious, but the desserts were the best. Swiss Hutte has a remarkable location, it is in front of the trails. Because they light up for night skiing, while you are having your meal, you can watch the view.

That night we chose to stay in a motel called Holiday House Motel, even it is one of the cheapest places to stay in that area it is overpriced for a room without wifi and with old furnitures but it is very close to skiing area. So I can say that it is good for one night staying. Overall, Catamount has been an enjoyable experience for me and I will be looking for new skiing areas close to the NYC for upcoming weekends.










New York'ta Kar Kacamagi

Subat'in yagmuru, sogugu, kari, ruzgari New York'a geldi. Havanin soguk oldugu bu gunlerde, sabah erken saatte ise gitmek de, kaygan kaldirimlarda yurumeye calismak da, Central Park'a spor icin gitmek de cok zor. Dolayisiyla bu havada yapilacak en iyi seyin, sehrin icinden kendimizi kurtarip, karli daglara dogru yola koyulmak olacagini dusundum. Internetten yaptigim kisa arastirma sonucunda, Manhattan'a sadece 2 - 3 saat uzaklikta bircok kayak merkezinin oldugunu ogrenince sasirdim. Hemen arkadaslarimi aradim, cantami hazirladim ve haftasonu icin Catamount'a gitmeye karar verdim. Cumartesi sabahi arkadaslarimizla bulustuk ve 2,5 saatlik bir araba yolculugu sonrasinda Catamount'a ulastik. Catamount kayak merkezinde 33 tane pist var, pistler kalabalik degil, teleferiklerde sira yok fakat ogleden sonra pisler biraz buzlaniyor. Ilk defa gelenler icin ise ders, ekipman kiralama ve teleferik icin 75 USD olan paket, uygun fiyatla kayak olanagi sagliyor. Fakat Catamount'daki restoran problemli, calisanlar anlayissiz, yiyecekler kalitesiz ve pahali. Pazar sabahi saat 9'da bagel bitmisti bile.

Swiss Hutte
Cumartesi butun gun kaydiktan sonra kendimizi guzel bir aksam yemegi ile odullendirmek istedik. Daha once reklamini gordugumuz Swiss Hutte isimli mekana gittik. Restoranin mimarisi cok guzel, bir dag evi havasi yaratilmis, yedigimiz tum yemekler ise cok lezzetliydi fakat gecenin kazanani tatlilar oldu. Ayrica mekanin tam olarak kayak merkezinin karsisinda olmasi ve pistlerin gece kayakcilari icin isiklandiriliyor olmasi, yemeginize harika bir manzaranin eslik etmesini sagliyor. Guzel yemek ve arkadaslarla sohbet sonrasi, kalacagimiz motele donduk.

Cumartesi gecesi kalmak icin Holiday House Motel'e rezervasyon yaptirmistik. Wifi olmayan, eski mobilyalar ile dosenmis bir oda icin odedigimiz fiyat fazla olsa da, temiz, guvenli ve kayak merkezine cok yakin olmasi nedeniyle pisman olmadik. Catamount'da gecirilen eglenceli bir haftasonundan sonra Manhattan'a pazar aksami geri donduk, simdi sira onumuzdeki haftasonlari icin yeni kayak merkezleri arastirmakta.